Hayatı Tehdit Altındaki Tutuklu ve Hükümlüler
Ankara Tabip Odası Başkanlığı'ndan..
Basına ve Kamuoyuna Duyuru
Hayatı Tehdit Altındaki Tutuklu ve Hükümlüler..
Sağlıklı yaşamın korunması ve sürdürülmesi tüm insanların sahip olduğu bir haktır. Tabip Odaları sağlıkla yakından ilgili bir meslek örgütü olup bu hakkın vatandaşların tamamına ayrımsız ve eşit olarak ulaşmasında sorumluluk sahibidir. Genellikle farkında olunmayan, dikkat edilmeyen ya da görmezden gelinen ancak toplumsal yaşamın bir parçası olan cezaevlerinde kalan tutuklu ve hükümlüler de bu hak açısından diğer insanlardan bir farklılık taşımamalıdır. Ancak ülkemizde ne yazık ki bu en temel insan hakkı cezaevlerinin kapılarının ardında yok sayılabilmektedir.
Cezaevlerinde kadrolu hekim bulunmaması, hastanelere sağlık koşullarına uygun olmayan ve insan onuruna yakışmayan koşullarda sevk işlemleri, cezaevlerinde hastalıkların takip ve tedavilerinin yeterli olmaması gibi sorunlar binlerce kişinin bu hakka ulaşmasını engellemektedir.
Bu sorunların çözülememesinin, bu yolda ciddi ve kalıcı adımların atılmamasının sonuçları binlerce tutuklu ve hükümlü tarafından yaşanmakla birlikte, bazıları için sorunlar hayati tehdit edici düzeydedir. Farklı illerdeki Tabip Odaları gibi mesleki kuruluşları tarafından da bildirilen, kanser ve ağır süregen (kronik) hastalıklar nedeni ile cezaevlerinde kalırken takip ve tedavisi mümkün olmayan çok sayıda tutuklu ve hükümlü bulunmaktadır. Geçmiş yıllardan, sağlık sorunun ciddiyeti konusunda tüm uyarılara rağmen, tahliyesi gerçekleştirilmeyen, geciktirilen veya geri dönülmez bir noktada tahliye edilen birçok tutuklu ve hükümlünün trajik sonu ise bilinmektedir.
Ankara’da da 1999 yılında idrar kesesi (mesane) kanseri tanısı konulan ve halen Sincan F tipi cezaevinde olan Erol Zavar ‘ın tedavisinin cezaevi koşullarında mevcut hali ile devamının sağlığını olumsuz yönde etkilediği ve hastalıklarının yaşamını tehdit eder duruma kadar ilerlemesine yol açtığı Türk Tabipler Birliği’nin değerlendirmesi ve raporunda bildirilmektedir.
Cezaevlerinde kalan tutuklu ve hükümlüler in benzer ya da farklı özellikler taşıyan sağlık sorunları ile ilgili odamıza gelen bildirimlere ve basında haberlere sıkça rastlamaktayız. Sorunların çözümünde, Tabip Odaları gibi ilgili meslek örgütlerinin de içinde bulunup katkı sunacağı mekanizmaların yaratılması için yasal ve kalıcı adımların atılmasını zorunluluk olarak görmekteyiz. Ankara Tabip Odası (ATO) çalışanları olarak ceza ve tutukevleriyle hastane mahkum koğuşlarında yaşanan sağlık sorunlarının tespiti ve çözüm önerilerinin geliştirilmesini önemsemekteyiz. Bu önemli gerekçeye bağlı olarak da ATO çatısında konu ile ilgili nesnel, kanıta dayalı bilimsel değerlendirmeler yapmak üzere bir çalışma grubunun oluşturulmasına karar verilmiştir.
Mesleki ve insani sorumluluğumuz gereği hayatı tehdit altındaki tutuklu ve hükümlülerin, her insanın hakkı olan sağlık koşullarının cezaevlerinde sağlanabilmesi için gereken desteği vereceğimizi bir kez daha içtenlikle belirterek bu konuda sorumluları acil göreve çağırıyoruz.
Prof. Dr. Gülriz ERSÖZ
Ankara Tabip Odası Başkanı
Adres:
Mithatpaşa cad. 62/18
Kızılay - ANKARA - 06420
e-Posta: ato@ato.org.trBu .
Telefon: (0312) 418 87 00 (PBX)
Belgegeçer: (0312) 418 77 94
ilgili yazılar: ANKARA GÜNDEMİ VE YASAMA SÜRECİ (ÇEK KANUNU)
Bilgisayarınızda İnternet Explorer'in Eski Sürümünü Kullanıyorsanız Yorumları Göremeyebilirsiniz, Chrome Tarayıcı Kullanmanızı öneririz. Acil yardım talepleri için admin@cekmagdurlari.com adresine e-posta gönderebilirsiniz
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Bizler artık sayıları milyonları bulan , ekonomik kriz sebebiyle çeklerini ödeyememiş esnaflarız.Yalnızca Türkiye Cumhuriyeti devletine haiz olan ‘’Çeklerin düzenlenmesi ve çek hamillerinin korunması hakkında kanun’’ hükümleri çerçevesinde adına para cezası denilen ve Anayasamıza, uydurulmuş bir kılıf maddesiyle HAPİS cezası almış tüccarlarız.Sesimizi duyuramıyoruz ,çünkü hepimiz kaçak durumda ve aranmaktayız.
YanıtlaSilÇeklerini ekonomik kriz sebebiyle ödeyememiş esnafımıza,bu çeklerini HAPİS korkusu ile ödettiren\ödettirmeye zorlayan,meclisimizi dolaylı olarak etkilemeye çalışan , Banka ve Factoringcilerin T.B.M.M ‘nin üzerinde bir yaptırımı olmasını kınıyoruz.Nitekim Başbakanımız ‘’T.B.M.M ‘nin üzerine hiçbir güç yoktur’’ demiştir.
2009 yılı itibariyle ekonomik krizinde etkisiyle bu zamana kadar katlanarak büyüyen ödenemeyen çek sayısı 3.5 milyonu aşmıştır.Esnafımızı , HAPİS ile korkutarak çekini ödemeye zorlamak, bu rakamlarla da görülmüştür ki imkansız bir hal almıştır.
Ödenemeyen bir çekin yasal sonucu olarak hapis cezası almış tüccarımız ,sadece alacaklı tarafın egosu için bu cezalarla karşılaşmaktadır.Cezasını tamamlayıp cezaevinden çıkanların bir çoğu, kendileri hakkında ceza davası açan alacaklının, borcunu ödemeye de yanaşmamaktır.Bu sebebledir ki artık çeklerde hapis cezalarının caydırıcılık boyutu kalmamıştır.Bu insanlık dışı kanunda alacaklı tarafa verilen bir kağıt parçasının yaptırımı hapis olmamalıdır.ÖZGÜRLÜK ve HÜRRİYET teminat olarak verilemez.
Şuan itibariyle de yüzbinlerce kişi, haklarında hükmü kesinleşmiş ve kaçak bir vaziyette borçlarını kıt imkanlar dahilinde ödemeye çalışmaktadır.Cezaevindeki esnaflarımız hükümetimizden bu konuya acil bir çare beklemektedir.Sayıları milyonları bulan çek cezalısı esnafımızın oy potansiyeli düşünüldüğünde,bir siyasi partiyi meclise gönderecek sayılarla karşılaşılmaktadır.
Her fırsatta duyduğumuz, iyi niyetli-kötü niyetli ayrımı için TCK’ nın ilgili dolandırıcılık maddeleri ile bu sorun çözüme kavuşturulabilir.
Bizler artık babalarımızı istiyoruz.bizler artık eşlerimizi istiyoruz.çocuklarımız aç. Kaçak durumda olan esnafımızın evinden dışarı çıkmaya özgürlüğü yok bu sebepledir ki evlerine süt götüremeyen insanlar var.Bizlere bu özgürlüğümüzü veriniz.borçlarımızı ödemenin her şeyden önce kul hakkı olduğunu iyi biliyoruz.
Sizler,Bankaların, Factoring firmalarının, tefecilerin, eli çantalı lobi faaliyetlerinin değil , biz esnafın vekili olduğunuzu gösteriniz.Bu zamana kadar yapılmış olan çek kanunlarında bir ilki gerçekleştiriniz.T.B.M.M.’ nin her kurumun ve kuruluşun üstünde olduğunu ispatlayınız.Likiditenin ve çeklerin ekonomide dönen payının hesabından çok,insan onuruna verilen değer ile hukukun üstünlüğünü ön plana alınız.
Çek kanunu’nun şuandaki haliyle, Anayasa’ya , Hukuka, Avrupa insan hakları sözleşmesine aykırı olduğu artık tüm kesimler ve kurumlarca bilinmektedir.Yeni kanunda bu hükümlerin kaldırılması hangi etken ve kurumlar tarafından engellenmektedir bilmek istiyoruz.Alacaklı tarafa hiçbir şey kazandırmayan , sadece egonun tatmini için kullanılan , adliyeleri ve mahkemeleri icra dairesine çeviren , iş yükünü artık altından kalkılmaz hale getiren , tüm otoritelerce insanlık dışı kabul edilen , sorgusuz ve savunmasızca hükmü verilen , cezası süre bakımından 5 yıl olan, ailelerin perişan olup dağılmasına yol açan , sosyal patlamaları yavaş yavaş tetikleyen BU YASANIN BİR AN EVVEL SONUÇLANMASI VE AVRUPA BİRLİĞİ NORMLARINA GÖRE UYARLANMASINI İSTİYORUZ. BİZ ESNAF OLARAK HALEN T.B.M.M. ‘ NİN ÜZERİNDE HİÇBİR GÜCÜN OLMADIĞINA İNANIYORUZ..
Karşılıksız Çek Vermekten Gözaltına Alınan Yönetmen Ezel Akay Tutuklandı Karşılıksız Çek Verdiği Gerekçesiyle Antalya'da Gözaltına Alınan Yönetmen Ezel Akay, Tutuklanarak Cezaevine Gönderildi.
YanıtlaSilKarşılıksız çek verdiği gerekçesiyle Antalya'da gözaltına alınan yönetmen Ezel Akay, tutuklanarak cezaevine gönderildi. Altın Portakal Film Festivali için geldiği Antalya'da bu sabah kaldığı Dedeman Otel'de polis tarafından gözaltına alınan Ezel Akay karşılıksız çek verme suçunu konu alan 3167 Sayılı Kanun'a muhalefetten Asayis Şube Müdürlüğü'ne götürüldü.
Daha sonra Antalya Adliyesi'ne getirilen yönetmen Ezel Akay'ın borcunu ödemediği anlaşıldı. Adliye nezaretinde sabah saatlerinden beri bekletilen Ezel Akay hakkında Fatih Adliyesi tarafından çıkarılan tutuklama müzekkeresi bulunduğu belirtildi.
Akay daha sonra tutuklanarak Antalya E Tipi Cezaevi'ne gönderildi.