Ülke : Fransa
Gazete : L'Aurore Gazetesi
Yazar : Emile Zola
Makale : “J.Accuse..!” (Tam Sayfa)
“Suçluyorum..!” veya “İtham Ediyorum..!” Başlıklı,
Emile Zola’nın Fransa Cumhurbaşkanı Felix Faure’ya yazdığı açık mektuptur..
Konusu : Tarihe Dreyfus davası olarak geçen bir dava..
Emile Zola, Fransa Cumhurbaşkanı Felix Faure’ya yazdığı bu açık mektup ile; Yahudi kökeninden dolayı casuslukla suçlanarak mahkum olan Yüzbaşı Alfred Dreyfus' ün suçsuz olduğunu dile getirmiş, Yargıda ve Ordunun içinde dönen dolapları anlatmıştır..
Bu açık mektup insanlık tarihinde önemli bir yere sahiptir.. Dönemin siyasal ortamı sağcı ve aşırı milliyetçi güçlerin etkisinde ve Fransız ordusunda artan Yahudi düşmanlığı içinde, heyecanlı geçen siyasal bir dönemdir..
İşte bu ortamda (kendisi de bir Yahudi olan) Emile Zola, büyük bir cesaret isteyen bu tarihi yazısıyla büyük bir tartışma başlatmış olmakla sorgulayıcı entelektüel (aydın) tavrının ortaya çıkmasının öncüsü olarak kabul edilmektedir..
Emile Zola, devamında “Gençlere Mektup” ve “Fransa’ya Mektup” başlıklı iki yazı daha yazmıştır.. Zola’nın bu coşkun yazılarından iki cümleyi aşağıya almak istiyorum..
“..GERÇEĞİ söyleyeceğim, yoksa gecelerim orada işkencelerin en korkuncu içinde işlemediği bir suçun cezasını çekmekte olan bir SUÇSUZUN HAYALETİYLE dolup taşacak..”
“..GERÇEĞİ GÖMMENİZ BOŞUNA.. GERÇEK TOPRAĞIN ALTINDA DA YOL ALIYOR.. Bir gün her yandan ve öç bitkileri olarak fışkıracak..”
..Epeyce gergin süren tartışmalar sonucunda GERÇEK ortaya çık(arıl)mış ve Alfred Dreyfus serbest bırakılmış, görevine geri döndürülmüş hakları ve itibarı iade edilmiştir..HUKUK GALİP gelmiştir..
…….
111 yıl önce Fransa’da yaşanmış Dreyfus davasının içeriği bizi direkt ilgilendirmez elbet.. Ama HAKSIZ BİR MAHKUMİYETE karşı yürütülen HUKUK MÜCADELESİ bu cihetiyle bizleri ilgilendirir..
Keza; GERÇEĞİN ve MASUMİYETİN, eninde sonunda ZULME ve HAKSIZLIĞA karşı muhakkak galip geleceği tüm adaletsiz, hukuksuz kişi, kurum ve devletleri ilgilendirmelidir, ilgilendirir..
111 yıl sonra Ülkemizin haline bakıyorum..
111 Yıl sonra ben de, aşağıda yazdığım ADALETSİZ ve İNSAFSIZ bir zulüm ve haksızlık nedeniyle Ülkemin İdarecilerini;
İTHAM EDİYORUM..!, AYIPLIYORUM..!, KINIYORUM..!
…
Sayın CUMHURBAŞKANIMIZ,
Mektubumuzda sizi muhatap aldık zira, siz; tüm ülkemizin ve sistemin (devletin), hepimizin (cumhurun) başısınız, başkanısınız.. Böylelikle sizi muhatap almış olmakla tüm yetkilileri muhatap almış oluyoruz aslında..
Ticaretimizden doğan salt bir alacak-verecek meselesinde İİK denilen bir kanun varken, ilaveten çağ dışı bir ceza maddesi ile haksız yere mahkûm edilip hapis yatırılan/yatırılacak olan;
Pek çok arkadaşımız ve kendi adıma..
Bizlere reva görülen alçak, adi bir suç ile suçlanmaya ve hapis cezasına, mağdur bir vatandaş olarak isyan ve itiraz ediyorum..
Başta sizi, Başbakanımızı, Siyasetçilerimizi, Yargıçlarımızı, Yöneticilerimizi ve tüm sorumluları;
İTHAM EDİYORUM..! AYIPLIYORUM..! KINIYORUM..!
Düşünseniz bir, nasıl bir ayıp içindesiniz..
Bir düşünseniz, ne kadar da zalimsiniz..
Prof.Dr. Hayri DOMANİÇ hoca; bu, çağdışı, insan onur ve haysiyetini ayaklar altına alan yasa ve zihniyet için “ZALÛMEN CEHÛLA” tabirini kullanıyor..
Evet; “İnnehû kâne zalûmen cehûla..”
Meâlen; (kimi) insanlar cahil ve zalimdirler..
Açıkça bir ADALETSİZLİK var, açıkça bir ZULÜM var.. Ve siz bunu DERT ETMİYORSUNUZ..
Bunun için ben de;
Sizlere zerre miktarı saygı duymuyorum..
Ve sizlerden de korkmuyorum..
Daha bize ne yapacaksınız ki.. Ne yapabilirsiniz ki..
DİZLERİMİZİN ÇÖZÜLMÜŞ BAĞINA RAĞMEN,
BÜKÜLMÜŞ BİLEĞİMİZE..
EĞİLMİŞ BAŞIMIZA RAĞMEN..
BURUK FAKAT, KOCAMAN BİR YÜREĞİMİZ VAR BİZİM..
TERTEMİZ BİR DE ALNIMIZ..
Siz Ey! Devlet Erkanı!..
Talihsiz yazılmış ALIN YAZIMIZIN kirletemediği..
TERTEMİZ ALNIMIZA,
KARA BİR LEKE ÇALAN, sizleri;
İTHAM EDİYORUM, AYIPLIYORUM, KINIYORUM..
Bu çağdışı, insani olmayan ceza uygulamanız ile
Kanamakta olan yaralarımızı daha da kanatmaktasınız..
Acılarımız, çilemiz yakıyor bedenimizi,
SEFİL BİR HIRSIZ..
ADİ BİR SUÇLU gibi cezalandırılmak,
Ağrımıza gidiyor, gücümüze gidiyor, kabullenemiyoruz..
Ama biliniz ki, TERTEMİZ ALNIMIZA..
ÇALDIĞINIZ BU KARA..
Ne size bir fazilet, ne de yönettiğiniz Devletimize..
Bir değer, bir şeref kazandırmayacaktır..
…
İİK’nundan arta kalan, haczedilmemiş bir varlığımız mı kalmış, devlet olarak ulaşamadığınız (İsviçre bankalarında) zulalarımız, gizli kaynaklarımız mı var bizlerin..?
Gizlenmiş, kaçırılmış paraları, servetleri olanları bulun ve cezalandırın böylelerini..
Ülke kaynaklarını ‘kaymak’ gibi hortumlayanlar bizlerin arasında bulunmaz..
Bizler, KÜÇÜK İŞ SAHİPLERİ ve KOBİLER bu ülkenin IRGATLARIYIZ..
KOL GÜCÜMÜZ NE İSE SERMAYE GÜCÜMÜZDE ODUR..
Ve Ülkemizdeki sistem bizlerin kafa kaldırmalarına göre değil, kafalarımızın ezilmesine göre düzenlenmiş, dizayn edilmiştir..
Ülkemizde var olan düzen, güçlüler adına ve yararına işlemektedir ve onların çıkarı, mutluluğu için her şey yolundadır, kurallar kanunlar adına uygundur..
BİZ GÜÇSÜZLERİN HALİ İSE ZATEN PERİŞAN İDİ..
Gidip bir bakın Anadolu’muza hiç birisi bizlerden farklı değiller..
Sırat köprüsünden aşağıya düşmemek için çırpınıyorlar..
Direnemiyorlar, nafile; bir bir de düşüyorlar..
Bizi neler beklemişse onları da aynı şey bekliyor..
Zavallı küçük işletmeler, zavallı küçük esnaf, tüccar, kurbanlar..
Çektiklerinizi ben biliyorum, ama siz hala başınıza neler geleceğini tam bilmiyorsunuz..
Biz güçsüzlerin TEHDİT, TAZYİK ve EZİYET edilmesi, güçlülerin lüksü için çıkarılmış bir zulüm yasası ve hapislik var daha sırada..
“Afv ile mübeşşir midir eshab-ı meratib
Kanun-i ceza acize mi has demektir..”
“Öde! Ödemezsen doğru hapse” diyen bir devleti, tasavvur edemiyor aklım..
Ödeme gücü, imkanı, var olup ta ödemeyen ALÇAKTIR, NAMERTTİR, ŞEREFSİZDİR..
Gizleyen, kaçıran DÜZENBAZ, HAYSİYETSİZ bir kimsedir zaten..
Ya BEŞ PARASI YOKSA ki yok, ne olacak şimdi..?
BU İHTİMAL SİZİ TEDİRGİN ETMİYOR MU?
Böyle bir insaf eksikliğinden RAHATSIZ OLMUYOR MUSUNUZ?
Düşünseniz mutlaka olursunuz..
Düşünmüyor, aklınıza bile getirmiyorsunuz..
Böylece bypass ettiğiniz vicdanlarınızdan da kurtuluyorsunuz..
Bilmez misiniz, böyleleri hapis gibi bir durumla karşılaşmamak için ‘dümenlerini’ baştan kurmuşlardır..
Bu uyanıklar, bizim gibi saf saf kanının son damlasına kadar varını yoğunu ortaya koymazlar, bile bile çek-mek imzalamazlar..
Nedir elimizden gelen, daha ne yapmamızı istiyorsunuz bizden..?
Bir ONURUMUZ, bir de, masumiyetimize olan İNANCIMIZ kaldı elimizde..
Geri kalan her şeyimizi kaybeden gariban vatandaşlarız biz..
İşimizi, gücümüzü, kredimizi, itibarımızı, çalışanlarımızla birlikte büyükçe bir ailemizi yitirmiş..
Kadersiz, bahtsız insanlarız biz..
(Diyelim ki) Zengindik, iş sahibi idik, oysa şimdi ise fakr-u zaruret içine düşmüşüz..
Kendi dünyamızda, yalnız, tek başımıza kalmışız..
Maişet derdindeyiz hatta..
Üstelik sizden (medeni ülkelerde olduğu gibi) bize sahip çıkmanızı da istemiyoruz..
Ne yapalım ki, siz (devletimiz) daha oralarda değilsiniz..
İşte bizim acı hikayemiz bu şekilde..
Eşimizden çocuklarımızdan göz yaşlarımızı gizleyerek akıtıyoruz içimize, daha fazla üzülmesin onlar diye..
Oysa sizler; kanunlarınızla ve kanun adamlarınızla hala bir ECEL gibi peşimizdesiniz bizim..
Yazıklar olsun (ADALETSİZ) kanunlarınıza..
Yazıklar olsun (ACIMASIZ) sisteminize..
Yazıklar olsun (TERAZİSİZ) adaletinize..
…
Sayın CUMHURBAŞKANIMIZ..
Size hiçbir surette hak verecek durumda değiliz..
Hiç haklı da değilsiniz zaten..
Koca bir Ülke, koca bir Cumhurbaşkanı, kocaman kocaman İdareciler..
Ve koca koca sorunlar.. Devlet işleri.. Protokoller, davetler, seyahatler..
Yoğun, çok yoğunsunuz değil mi?
Bu kadar önemli(!) işlerinizin arasında bizi mi duyabilirsiniz ki..?
Bir-iki (değil, binlerce) vatandaşın ağlayıp sızlaması nedir ki?
Bakmayın siz;
“Bir tek kişiye yapılan bir haksızlık, bütün topluma yapılan bir tehdittir..” demiş, Montesquieu.
Öylesine bir laf işte...
Devletimizin büyüklüğü ve azameti korunsun yeter ki, değil mi?
Yeter ki devletimize zeval gelmesin, “Kalan sağlar bizimdir..” mezhebine, meşrebine göre bir veya binlercesi, sıradan(!) İNSANIN ne önemi var?
Anlaşılıyor ki siz tam da böyle düşünüyorsunuz..
Hatta kim bilir, belki de hiçbir şey düşünmüyorsunuz..
Umurunuzda bile değiliz..
Peki, bu kadar pür telaşınız ne için..?
Yoksulların, kimsesizlerin, düşkünlerin..
Bahtsızların, mutsuzların, umutsuzların, çek mağdurlarının..
Hepsinin birden feryatlarını duyamaz mısınız, duyamıyor musunuz..?
Çözeceğiniz sorunlara asır mı lazım..? Daha birkaç nesil, pek çok insanımız heder mi olmalı..?
Hadi bir koca karı, su dolu tencereyi kaynatarak, avutsun açlıktan ağlaşan çocukları bir müddet daha..
‘Ömer’, nasılsa bulacaktır kendilerini diye..”
‘Ömer’ mi kaldı ki bu çağda oysa..
Heyhat! Vazgeçtik ‘Ömer’den, peki devletimizin bizzat yaptığı zulmü kime şikayet edelim..
Bizler ki, her birimiz, çoluk çocuğumuzun maişeti için,
Onlarca çalışanlarımızın, kimimiz müstahsillerimizin maişetleri için..
Ne çabalar gösterdik.. Kimimiz 5, kimimiz 10 yıl, 30 yıl..
Ama olmadı..
Ülkemizin denizleri fırtınalı..
Azgın dalgalarına, kar ve borasına karşı koyamadık..
Direnemedik, takatsiz kaldık ve battık, yorgun teknemizle..
Hatıralarımızla, acılarımızla yalnızız şimdi..
Söyleyin..
Nerde suç, kim suçlu..
Ne suçu, Ne cezası..
Felek kesmiş zaten bizim cezamızı, hem de iki kere..
Bu acayip düzende devrilmekmiş, yıkılmakmış cezamızın İlki..
Diğeri ise; devrilenin, düşenin, yıkılanın..
Devrildiği, düştüğü, yıkıldığı yerde bile yaşamasına imkan tanınmayan bir kanun devletinde İŞ YAPMIŞ olmamızmış..
Lakin..
Allah’ta, kulları da (ileri memleketlerdeki kulları mesela) biliyor ki böyle bir suç yok, olmaz..
Borçlu olmanın neresi suçtur.. (Çek mi dediniz.. Ne’ olmuş ‘çek’ olmuş ta.. Biz onu senet biliriz ve vadeli senettir gerçekte..)
Fakat siz, Allah’a karşı bile ‘İNAT’ içindesiniz..
Belki, Yüce Allah bizlere bir fırsat verir de yeniden hayat bulabilirdik..
Allah’ın vereceği, verebileceği bir şansı, bir lütfu, rızkı bile Allah’a ‘İNAT’ yaparak yok ediyorsunuz..
Biliniz ki; “ALLAH İYİ DEMEZ”, kendisiyle ‘İNATLAŞAN’ böylesi yöneticilere, böyle şefkatsiz, insafsız bir ülkeye..
Bir düşünün, bir ‘mü’min’ kişi bunun aksini söyleyebilir mi?
Herkese eşit davranmak adalet için yeterli değildir. Bir hukuk düzeni güçsüzleri koruduğu ölçüde adaletli olabilir.. Aristoteles
Sakın ‘alacaklıların durumu ne olacak’ demeye kalkmayın..
Normal bir yüzü kızartacak uygulamanız var orta yerde..
Hapisle tehdit ederek kaç kuruş aldınız da kaç kuruşunu verdiniz alacaklılarımıza.. Sıfır..
Hiç açmayın bu konuyu..
Kaldı ki İİK var (ve tabiî ki var)..
Hele ki İİK olmasın yine de böyle bir gerekçe tam bir tuzaktır..
TAM BİR ALDATMACA..
Yakışıyor mu sizlere? Yakışıyor mu devletimize?
Suçlu olan biz değiliz..
Sizlersiniz..
ÇÜNKÜ BİZİM BATAN MUTEVAZI TEKNELERİMİZ..
GÜVENLİ LİMANLARDA, GÜVENLİ SULARDA DEĞİL,
SİZLERİN HÜKÜM SÜRDÜĞÜ BİR ÜLKEDE,
O ÜLKENİN FIRTINALI, TEHLİKELİ KARA SULARINDA BATTILAR..
Sizler asıl böylesine ağır bir vebali taşıyorsunuz..
Sizler bunun hesabını veriniz önce..
Geçekte bir suç varsa suçlu sizlersiniz ..
Ve biliniz ki hem suçlu, hem çok zalimce bir ayıbın içindesiniz..
Bizler dara düşmüş imdat derken..
Sizler hala bizi vicdansızca, hukuksuz, hatta kanunsuz mahkum ediyorsunuz..
Sizler adalet ve hakkaniyet gözetmiyor, sadece bir takım kararlar veriyorsunuz..
Ne yazık ki çok yanlış ve haksız kararlar veriyorsunuz..
İşte bu yüzden “toplumların kurtuluşu da, helak ve fesatları da siz bilginlerin, yargıçların ve ümeranın elinden olur..”
KÖTÜ BİLGİNLER OLMASAYDI, HİÇ KÖTÜ YARGIÇLAR OLUR MUYDU?
KÖTÜ YARGIÇLAR OLMASAYDI ÜMERA DA ZALİM OLMAZDI, OLAMAZDI..
Kadılar zalimlere fırsat vermezdi bir zamanlar bu topraklarda..
Lakin, zalimler kadı olmaya başlayınca, zulüm aldı yürüdü..
Kanunlarınız da, kanun adamlarınız da, kanun yapıcılarınız da bilsinler ki;
Suçlu olan sizlersiniz..
Bizler, çek mağdurları, sadece talihsiz, çaresiz bir ‘borçluyuz’ ve bundan dolayı da çok ama çok üzgünüz..
Siz bunu bile anlamıyorsunuz..
Bir düşkünü, bir yıkılmışı, (bıraktık sahip çıkmayı..)
Hapse, zindana atmak..
NE OKUMUŞA
NE CAHİLE
NE HUKUKA
NE ADALETE
ASLINDA HİÇ BİR ŞEYE SIĞMAZ..
ÇÜNKİ;
BU İNSAF EKSİKLİĞİ..
İNSANLIĞA DA, ADAMLIĞA DA SIĞMAZ..
İşleri tıkırında giden dışarıdaki siz; 'NAMUS-U BÜTÜNLER', içeri girip çıkmış birisine burun kıvırıp geçiyorsunuz, ama siz ey 'NAMUSU-BÜTÜNLER'; bir bataklığa saplansanız, içeri girip çıkmış birisi sizlere daha onurlu davranır.."Malcolm X
Anlayın artık..
Ümidimizi bitirmeyin..
Zulmünüzü derhal bitirin..
Bu yasa zaten, hukuki değildi,
İnsani değildi..
Ahlaki bile değildi..
Üstelik şimdi,
Yasal da değil..
Delik deşik..
Berat veren çok hakim var.. Önleri tıkanıyor..
Sona erdirin bu rezaleti..
Sona erdirin bu ayıbı..
Aksi takdirde bu kabile yasasından dolayı sizleri; her yerde, her platformda ve her hâlükârda;
İTHAM ETMEYE..
AYIPLAMAYA..
KINAMAYA..
.. devam edeceğiz..
Biz TÜKENİRSEK, biz BİTERSEK davamızı, çocuklarımız sürdürecek,
HAYALETLERİMİZ, ne kadar korunsanız da atmosferinizde hep dolaşacak..
MASUMİYETİMİZ, yer kalmamış mahpus damlarınıza sığmayacak, mahkemelerinizin tozlu raflarına sıkıştırılamayacak..
Ve ADALET mutlaka tecelli edecek, bu çağdışı TEHDİT, TAZYİK ve EZİYET yasalarınız çok yakın bir zamanda ortadan kalkacak..
Murat YALÇIN
İlgili bağlantı: http://www.cekmagdurlari.com/2009/09/geldigimiz-nokta.html
Technorati Etiketleri: çek mağdurları
Merhaba,Ben de sizlere katılmak bu yasanın düzeltilmesi için bir şeyler yapmak istiyorum. Lütfen nerelere mesaj atmam ve/veya faks çekmem gerektiğini bildirir misiniz? Benim de karşılıksız çeklerim var ve hemen hemen 1,5 senedir bu durumdayım. Elimden ne gelirse yapmak istiyorum. Saygılar.Serkan
YanıtlaSilOrtak bir amaç için kenetlendiğimiz,
YanıtlaSilhüznümüzü, acımızı, yalnızlığımızı paylaştığımız,
kardeşlik ve dostluğumuzu yücelttiğimiz,
bu mücadelemizde,
Ramazan bayramının
mağdurların huzur ve kurtuluşuna,
vesile olmasını diliyoruz
Hayır kapıları sonuna kadar açık olsun
bayramınız mübarek olsun...
Çek Mağdurları
SEVGILI KADER ARKADASLARIM,ORTAK SORUNDA MUCADELE EDERKEN KARSIMIZA BIRCOK SORUN CIKACAGI AKLIMA GELMISTI.AMA BUNUN BIZI SABOTE ETMEK ICIN KARDES BILDIGIMIZ PAYLASIMDA BULUNDUGUMUZ SITELERDEN OLACAGINI HIC DUSUNMEMISTIM.BU YAPILAN KALLES SABOTE SADECE BIRKAC REKLAM PARASI ICIN YAPILABILIYORSA ORADAKI MAGDURLARADA YAZIK.ONLAR O SITELERDE BIRSEYLER OGRENMEK,PAYLASMAK ICIN BULUNUYOR.BIZLER BU SIKINTI ICINDEYKEN BUNLARIN UCUZ AYAK OYUNLARINA DONUSTURULMESI COK ACI.HELE BIRDE MAGDUR KARDESLERIMIZIN BU SITELERDE DERTLERINE CARE ARAMASI NEKADAR DOGRU KENDI YORUMLARINA BIRAKIYORUM.ASLINDA HEP BERABER OLABILSEK DAHA COK SES GETIRIRIZ.ANCAK BOYALI SOZLERLE INSANLARI KANDIRANLAR ,PAGERANK LARI YUKSELTIP REKLAM ALMAK ICIN CABA HARCIYO.YOKSA BIZLERI DUSUNDUKLERI FALAN YOK.INSALLAH HERKES GOZUNU ACAR VE BU KARDES BILDIGIMIZ SITELERE PRIM VERMEZ.BENDEN SOLEMESI.....BIZIM DERDIMIZ BIZE YETER,KIMSENIN OYUNCAGI TICARET MALZEMESI OLACAK HALIMIZ YOK.BAKIN BAYRAM GELDI.COCUKLARIMIZIN BOYNU BÜKÜK.HERKES AKLINI BASINA ALSIN.ANNELER,KARDESLER,ESLER...SITEMIZ BURASI.HICBIR SABOTE BIZI YILDIRMAZ.ZATEN ADMINMIZ GEREKLERI YERLERE MURACAAT ETTI.BIZ BURDAYIZ.SORUN HALLOLACAK,LUTFEN KIMSE BIRYERE GITMESIN.IYIBAYRAMLAR.YORUMLARINIZI BEKLIYORUM....................................EMIR.......
YanıtlaSildeğerli arkadaşlar
YanıtlaSilbu onurlu mücadele de emeği geçen,herkesin bayramını kutlar,haklı mücadelemizin aralık vermeden devam etmesini dilerim...umarım bu insanların haksız yere cezalandırıldığı son bayram olur...
my way
selam dava kardeşlerim selam murat yalçın abi cumhurbaşkanlığına yazdığın yazı beni çok duygulandırdı abi eğer ki bu yazıyı okuyupta hala tepkisiz kalan insan,insan olamaz abi bu yüzden abi nasipse yapılacak eylemde bu metni yetkililerin önünde okumak istiyorum abi çünkü artık kim insan kim değil anlaşılamıyor
YanıtlaSilselam murat,selam,emir,selam isimsiz ama yüreği kanayan yoldaşlarım ben ahmet konyadan ve aranan, kardeşim ise 78 gündür afyon kapalı cezaevinde SABIR ve DUVA yatırana ise KÜFREDİYORUM yemin olsun alacaklıya kızmam sadece kahır ederim ama benim durumuma düşsünler diye de YÜCE ALLAH ıma sığınır havale ederim.benim de varsa yapacağım yapmak zorunda olduğum şerefime buradayım adres verin benim mail wabisabi_@hotmail.com anlamı ise olmuyorsa zorlama;anladımki buralarda sizlerde varsınız artık zorlıcam sizler le sizlerin ve RABBİM in verdiği son nefese kadar zorlucam.hiç bir hükümet kalıcı değildir akp ise yaptığı atraksıyonlar ile kendilerinde renk sandılar kırmızı beyazı ama bu bayrak bu vatan ve AYYILDIZ hepimizin burada bizde yaşıyoruz yüce ALLAH ım inşallah onlarada ve yakınlarına çoçuklarına ağbey lerine kardeşlerine anne ve babalarına dermanını bulamayacakları dertler verir.artık yeter yediğiniz yeter bırakın leş kargaları yeter ALLAH ınızdan bulun yeterrr...eyy cumhuruyetin ve devletin başbakanları ve bizleri vekaleten gelen ama kendi ceplerine zula yapan şekilsiz vekiller duyun,duyun içim yanıyor içim yanıyor......
YanıtlaSilAdalet Bakanı Sadullah Ergin'in, MHP Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın soru önergesine verdiği yanıt, karşılıksız çek nedeniyle açılan davaların 2008 ve 2009 yılında arttığını ortaya koydu. Verilere göre, 2009 yılında karşılıksız çek nedeniyle cezaevlerine giren kişi sayısı bin 461 oldu.
YanıtlaSilBakan Ergin'in Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü ile Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığı'na ait istatistiklere dayanarak verdiği bilgilere göre, 2009'un ilk 6 ayında karşılıksız çek nedeniyle ceza mahkemelerinde 159 bin 774 dava açıldı. Bu davalarda 221 bin 755 kişi hakim karşısına çıktı. 2009'un 6 ayında çek davaları nedeniyle bin 461 kişi hapse girdi. Bunlardan 5'ini çekle ilgili ihtara ve yasaklamaya uymama, 67'sini Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkındaki Kanun'a muhalefet, diğerlerini de karşılıksız çek keşide etme suçu oluşturdu.
HER AY 100 BİN ÇEK KARŞILIKSIZ CIKIYOR
EsnafIn, tüccarın elinin darda olup olmadığını gösteren önemli bir gösterge olan karşılıksız çek sayısında önemli artışlar dikkati çekiyor. 2007 ilk 7 ayından 2008 ilk 7 ayına karşılıksız çek sayısında yüzde 11.5 artış yaşanmışken, 2008'den 2009'a bakıldığında oranın yüzde 28.2'ye çıktığı göze çarpıyor. Türkiye'de her ay yaklaşık 100 bin adede yakın çek karşılıksız çıkıyor ve hukuki işleme tabi oluyor. Protestolu senet tutarında ise ilk 6 ayda yüzde 29.27'lik artış söz konusu
Karşılıksız Çek Vermekten Gözaltına Alınan Yönetmen Ezel Akay Tutuklandı Karşılıksız Çek Verdiği Gerekçesiyle Antalya'da Gözaltına Alınan Yönetmen Ezel Akay, Tutuklanarak Cezaevine Gönderildi.
YanıtlaSilKarşılıksız çek verdiği gerekçesiyle Antalya'da gözaltına alınan yönetmen Ezel Akay, tutuklanarak cezaevine gönderildi. Altın Portakal Film Festivali için geldiği Antalya'da bu sabah kaldığı Dedeman Otel'de polis tarafından gözaltına alınan Ezel Akay karşılıksız çek verme suçunu konu alan 3167 Sayılı Kanun'a muhalefetten Asayis Şube Müdürlüğü'ne götürüldü.
Daha sonra Antalya Adliyesi'ne getirilen yönetmen Ezel Akay'ın borcunu ödemediği anlaşıldı. Adliye nezaretinde sabah saatlerinden beri bekletilen Ezel Akay hakkında Fatih Adliyesi tarafından çıkarılan tutuklama müzekkeresi bulunduğu belirtildi.
Akay daha sonra tutuklanarak Antalya E Tipi Cezaevi'ne gönderildi.