T.C.
HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU
Sayı : B.03.1.HSK.07.0.12.04-010.06.02-1-2011 01/07/2011
Konu : Şüpheli-sanık karar takip formları ile
gıyabî tutuklama kararları ve yakalama
emirlerinin UYAP'ta düzenlenmesi, infaz
ve güncelliklerinin takibi
GENELGE
No: 4
Şüpheli ve sanıklar hakkında; tamamlanan adlî soruşturma ve kovuşturma sonuçlarının ilgili adlî kolluk makamlarına intikal ettirilmesi kanunen zorunlu olup bu bildirim, suç failleri hakkında yapılan işlemlerde sağlıklı sonuçlara ulaşılması, faili belli olaylarda sanığın yakalanması, mahkeme önüne çıkarılması ve koordinasyonun sağlanması amaçlarına hizmet etmektedir.
Ayrıca, mahkemeler ile Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından çıkarılıp infaz edilmek üzere kolluk birimlerine gönderilen gıyabî tutuklama kararları ile yakalama emirlerine Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) kullanılmak suretiyle kolluk birimlerinin de erişimi sayesinde ilgili kişilerin yurt çapında aranması, bu karar ve emirlerin infazını müteakiben derhal kaldırılması kişilerin mağduriyetlerini önleyecektir.
Bilindiği üzere, UYAP tüm ülke çapında tam olarak 1/9/2008 tarihinden itibaren kullanılmaya başlandığından, bu tarihten önce verilen yakalama emri ve gıyabî tutuklama kararları sisteme işlenmediği için bu veriler, Kaçakçılık İstihbarat Harekât ve Bilgi Toplama Daire Başkanlığı (KİHBİ) Bilgi Sistemine kaydedilmiş ve sonuçlanmamış işlemlere ilişkin kayıtlar hâlen bu sistemde muhafaza edilmektedir.
Öte yandan, Adalet Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı arasında mevzuat gereği yüklenen hizmetlerin daha hızlı yapılabilmesi, haksız yakalama ve gözaltı nedeniyle ortaya çıkabilecek mağduriyetlerin azaltılması amacıyla günün teknolojik imkânlarından yararlanılması, verilerin karşılıklı olarak güvenli ortamda paylaşılması ve kullanılması hususunda mutabakata varılmıştır.
KİHBİ-UYAP entegrasyonunun ilk adımı olarak, sadece aranan kişilerin ülke genelinde adlî kolluk birimlerince sorgulanabilmesi için Jandarma Genel Komutanlığı Muhabere Elektronik ve Bilgi Sistemleri Başkanlığı ile Emniyet Genel Müdürlüğü Bilgi İşlem Daire Başkanlığınca, UYAP ve KİHBİ Bilgi Sistemindeki arama bilgilerinin aynı sayfa üzerinde gösterildiği KİHBİ-UYAP ortak sorgulama sayfası oluşturulmuş, 11/8/2008 tarihinden itibaren yakalama, tutuklama ve ilamat kaydına dair işlemlerin tamamının (işletimde olmayan kapatılmış adlî birimler ile askerî makamlar tarafından verilen arama kararları hariç) Sistem üzerinden elektronik ortamda sorgulanmasına imkân sağlanmıştır.
Bununla birlikte, bu entegrasyon sonucunda bugüne kadar yapılan test amaçlı sorgulamalarda uygulama ve kullanım hatalarına dair bazı sorunlar tespit edilmiştir. Örneğin, KİHBİ Bilgi Sisteminde yapılan arama kaydında aranıyor gözüken bir şahsın, UYAP’ta inceleme yapıldığında böyle bir kaydın bulunmadığı, aslında söz konusu kişinin arandığı, yakalama emrinin fizikî ortamda kolluğa gönderildiği, ancak zamanında UYAP kaydına işlenmediği ya da ilgili mahkeme veya Cumhuriyet başsavcılığı tarafından bu kayıtların UYAP ortamında oluşturulmadığı, öte yandan KİHBİ Bilgi Sisteminde aranan şahsın yakalama işlemini müteakip aynı gün içerisinde silme işlemi yapıldığı hâlde, UYAP üzerindeki arama kaydının hâlen devam ettiği ve yakalama kararının kaldırılmasında gecikmeler olduğu tespit edilmiştir. UYAP’ın ülke genelinde uygulanmasıyla birlikte şüpheli-sanık karar takip formları ile yakalama emirleri ve gıyabî tutuklama kararlarının elektronik ortamda kolluk birimlerinin erişimine imkân sağlanmış olması sebebiyle, sözü edilen karar, emir veya formların ilgili kolluk birimine fizikî ortamda gönderilmesine ihtiyaç kalmamıştır. Böylece, evrakın elektronik ortamda hızlı bir biçimde birimler arasında geçişi sayesinde insan unsurundan kaynaklanan gecikmelere yer verilmeyerek muhtemel kötüye kullanımların da önüne geçilecektir. UYAP’ta oluşturulan yakalama emirleri veya gıyabî tutuklama kararlarının, mobil cihazlar sayesinde GPRS veya 3G iletişim teknolojisi kullanılarak GSM firmaları üzerinden çalışan UYAP Bilişim Sisteminin bir alt sistemi olarak tanımlanan UYAP-MABS (Mobil Arananlar Bilişim Sistemi) vasıtasıyla da sorgulaması yapılabilmektedir. Sistemin sağlıklı bir şekilde işlemesi ve herhangi bir haksız yakalamaya sebebiyet verilmemesi için UYAP’a verilerin güncel ve seri olarak girilmesi, Genelge ekindeki formların ilk olarak UYAP ortamında oluşturulması, yakalanmış kişilerin UYAP’taki aranma bilgisi kaydının da zamanında kaldırılması büyük önem taşımaktadır. Aksi takdirde, kayıtların güncellenmemesi, yakalama emrine konu edilen müzekkerelerin zamanında kaldırılmaması sonucu haksız yakalama ve göz altılara sebebiyet verilebilecektir. 1/9/2008 tarihi öncesi arananlara ilişkin KİHBİ ile UYAP kayıtları eşleşinceye kadar her iki sistem, oluşturulan ortak sayfadan birlikte sorgulanacak, eşleşmenin sağlanması hâlinde de tek bilgi kaynağı olarak sadece UYAP kullanılacaktır. Böylece, KİHBİ görevlilerinin ayrıca arama kayıtlarına ilişkin giriş yapmasına gerek kalmayacaktır. Bu alanda tek bilgi kaynağı olarak UYAP’ın kullanılmasıyla sadece emek, zaman ve işgücü bakımından değil, kişilerin hak ve özgürlüklerinin teminatı açısından da kazanım sağlanacaktır. Diğer taraftan, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının sağlanıp korunmasına yönelik hükümler, taşıdıkları önem sebebiyle başta İnsan Hakları Evrensel Bildirisi olmak üzere çeşitli uluslararası sözleşmelerde, birçok ülkenin anayasasında ve iç hukukunda düzenlenmiştir. Bu hakla ilgili bu konular, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 5’inci maddesiyle koruma altına alınmıştır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bir çok kararında, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının önceliğine ve önemine vurgu yapmıştır. De Wilde, Ooms ve Versyp/Belçika kararında, “...özgürlük hakkı demokratik bir toplumda o kadar önceliklidir ki bir kimse sırf kendi isteği ile özgürlüğünden yoksun kılınsa ve kişi bu duruma rıza gösterse dahi sözleşmenin korumasından yararlanma hakkını kaybetmez.” Kayıtların doğru ve yeterli bir biçimde tutulmasına vurgu yaptığı Kurt-Türkiye kararında, “Mahkeme, Komisyon’un Üzeyir Kurt’un 25 Kasım 1993 sabahında askerler ve köy korucuları tarafından alıkonulduğuna yönelik tespitini kabul ettiğini yinelemektedir. Anılan tarihte başvuranın oğlunun tutuklandığı kayıtlara geçmemiştir ve anılan şahsın daha sonraki akıbetine ilişkin herhangi bir resmî iz bulunmamaktadır. Bu husus kendi içinde çok ciddi bir yetersizlik olarak kabul edilmelidir. Çünkü, özgürlükten mahrum bırakma eyleminden sorumlu olanların suç ile olan ilgilerini gizlemelerine, izlerini kapatmalarına ve tutuklunun akıbetine ilişkin sorumluluktan kaçınmalarına olanak tanımaktadır. Mahkemenin görüşüne göre, tutuklama tarihi, saati ve yeri, tutuklunun adı ve tutuklama sebebi ile tutuklayan kişinin adı gibi bilgileri içeren verilerin bulunmaması Sözleşmenin 5’inci maddesinin amacına aykırı hareket olarak ele alınmalıdır.”
Taş-Türkiye kararında, “Mahkeme, Muhsin Taş'ın gözaltında tutulduğu sürelerle ilgili bilgilerin resmî kayıtlara girilmeyişi konusuna ağırlık vermiştir. Doğru ve güvenilir bilgilerin kayıtlara geçirilmesi, keyfî olarak gözaltına alınmalara karşı vazgeçilmez bir güvence sağlamaktadır, bu sorumluluğun yerine getirilmemesi ise özgürlüğün kısıtlanmasından sorumlu olanların gözaltındaki kişinin akıbeti konusunda hesap vermekten kaçmalarına yol açmaktadır.” Tanlı/Türkiye kararında; “Mahkemenin içtihatları, demokratik bir toplumda bireylerin keyfî olarak gözaltına alınmalarını önlemek için 5’inci madde ile sağlanan güvencelerin önemini vurgulamıştır. Bu bağlamda özgürlüğün kısıtlanması hem ulusal hukuk kuralları ile uyum içinde olmalı hem de bireyin kanun dışı olarak gözaltına alınmasını önlemelidir. Keyfî olarak gözaltına alınma riskini minimuma indirmek için 5’inci madde özgürlükten yoksun bırakmaları bağımsız adlî incelemeye tâbi tutabilmelerini ve yetkililerin bu amaçla sorumlu tutulabilmelerini sağlamayı amaçlamaktadır.” Brogan ve Diğerleri kararında; “Hukuka aykırı olarak gözaltına alındığını ve tutulduğunu iddia eden bir kimse ayrıca, haksız özgürlük kısıtlaması nedeniyle tazminat almak için dava açabilir. Gözaltına almanın hukukiliği, kuşku için makul bir sebebe dayanıyorsa, böyle bir makul sebebin varlığını kanıtlamak, davalı makama düşer. Haksız özgürlük kısıtlamasıyla ilgili bir yargılamada, bir gözaltına almanın makullüğü, yargısal denetimin idarenin takdirini kullanması şeklindeki yerleşik prensibine dayanılarak incelenebilir.” ifadelerine yer verilmiştir. Yakalama emri veya gıyabî tutuklama kararlarının geçerliklerinin devam edip etmediklerinin takibi, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı ile ilgili olası mağduriyetleri önleyecektir. Bu konuda yaşanacak aksaklık ve sorunlar ise, AİHM nezdinde taraf ülkenin sorumluluğuna sebebiyet verebilecektir. Nitekim Mahkeme, Labita-İtalya davasında, başvuru sahibinin hapishaneden tahliyesinde yaşanan 10 saatlik gecikmenin, kişiyi alıkoymaya yönelik başka bir sebep olup olmadığını tespit etmekle yükümlü kayıt memurunun o anda orada bulunmamasından kaynaklanmasının 5’inci maddenin ihlâli anlamına geldiğini belirtmiştir. Bu nedenle kayıtların doğru ve güvenilir biçimde tutulması, bunun sağlanması açısından gerekli ve yeterli tedbirlerin alınması tamamen taraf devletin sorumluluğundadır. AİHM içtihatlarında; Sözleşmenin 5’inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan yakalanan her kişiye, yakalama nedenleri ve kendisine yöneltilen her türlü suçlamanın en kısa zamanda ve anladığı bir dille bildirileceği hükmü üzerinde de hassasiyetle durulduğu görülmektedir. Mahkeme, Denizci ve Diğerleri-Kıbrıs davasında; başvuru sahiplerinin, diğer taleplerinin yanı sıra, tutuklanmaları için kendilerine hiçbir gerekçe bildirilmediğini iddia ettiklerini ve devletin başvuru sahiplerinin yakalanmaları ve alıkonulmalarıyla ilgili olarak hukuka uygun davranmadığından bahisle, Sözleşmenin 5’inci maddesinin birinci paragrafının ihlâl edildiğini tespit etmiştir. Mahkeme, özgürlükten mahrumiyete yetki veren resmî evrakın anlaşılabilir bir dille ifade edilmesini, yakalama anında açıklamanın teknik olmayan bir dilde yapılmasını, her zaman kişinin bireysel kapasitesinin dikkate alınmasını istemektedir. Bu bakımdan, yakalama emri veya gıyabî tutuklama kararında kişiye isnat edilen suçun yazıldığı bölümün açık ve anlaşılır bir biçimde doldurulması ve kişinin yakalandığı anda isnat edilen suç hakkında bilgilendirilmesi gerekmektedir. Türk hukuk mevzuatında da bu hakkın korunmasına dair çeşitli düzenlemeler bulunmaktadır. Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, Anayasanın 19’uncu maddesinde düzenlenmiş ve anılan maddenin birinci cümlesinde, herkesin kişi özgürlüğü ve güvenliğine sahip olduğu belirtilmiştir. Anayasamız bu ifadesi ile kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkını bir insan hakkı olarak güvence altına almıştır.
Ayrıca, Genelge konusuna ilişkin olarak; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun; “Yakalama ve yakalanan kişi hakkında yapılacak işlemler” kenar başlıklı 90’ıncı maddesi altıncı fıkrasında, “Yakalama emrine konu işlemin yerine getirilmesi nedeniyle yakalama emrinin çıkarılma amacının ortadan kalkması durumunda mahkeme, hâkim veya Cumhuriyet savcısı tarafından yakalama emrinin derhâl iadesi istenir.” “Zorlama amaçlı elkoyma ve teminat belgesi” kenar başlıklı 248’inci maddesinin beşinci fıkrasında; “Kaçak hakkında 100’ üncü ve sonraki maddeler gereğince, sulh ceza hâkimi veya mahkeme tarafından yokluğunda tutuklama kararı verilebilir.” 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un “Gıyabî tutuklama kararları” kenar başlıklı 5’inci maddesinde; “(1) Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu yürürlükte iken verilmiş gıyabî tutuklama kararları, Ceza Muhakemesi Kanununun yürürlüğe girmesiyle, 248 inci maddesinin yabancı ülkede bulunan kaçaklarla ilgili beşinci fıkrası hükmü ayrık olmak üzere, yakalama emri niteliğine dönüşür. (2) Ceza Muhakemesi Kanununun 248 inci maddesinin beşinci fıkrası hükmü, sadece yabancı ülkede bulunan kaçaklar hakkında uygulanır.” “Kolluğa bildirim” kenar başlıklı 16’ncı maddesinde; “(1) Şüpheli ve sanıkla ilgili olarak verilen soruşturma ve kovuşturmayı sona erdiren kesinleşmiş kararlar, soruşturmada görev alan kolluk birimlerine bildirilir. Kolluk birimleri bu bildirim üzerine gerekli işlemleri derhal yapar.” 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un “Yakalama emri” kenar başlıklı 19’uncu maddesinde; “(1) Hükümlü, hapis cezası veya güvenlik tedbirinin infazı için gönderilen çağrı kâğıdının tebliği üzerine on gün içinde gelmez, kaçar ya da kaçacağına dair şüphe uyandırırsa, Cumhuriyet savcısı yakalama emri çıkarır. (2) Üç yıldan fazla hapis cezalarının infazı için doğrudan yakalama emri çıkarılır.” hükümleri yer almaktadır. Bu itibarla; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın temel haklar ve ödevler kısmının, kişinin hakları ve ödevleri bölümünde düzenlenen, ayrıca Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve çeşitli uluslararası sözleşme ve belgelerde yer alan, kişi özgürlüğü ve güvenliğinin ihlâl edilmemesinin sağlanabilmesi, kişinin keyfî olarak yakalanmaması, tutuklanmaması veya herhangi bir şekilde hareket özgürlüğünün kısıtlanmaması, bu güvence içinde hayatını sürdürmesi ve geliştirmesini ifade eden kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlâl edildiğine ilişkin iddiaların önüne geçmek ve bu hakkın güvence altına alınmasını sağlamak, günümüzün teknolojik imkânlarından da yararlanmak suretiyle bu konuda ortaya çıkabilecek olası mağduriyetlerin önlenebilmesi için; 1- Genelge ekinde yer alan şüpheli-sanık karar takip formu, şüpheli veya sanık yakalama emri, hükümlü yakalama emri ve kaçaklar hakkındaki gıyabî tutuklama kararlarının UYAP ortamında usulüne uygun ve eksiksiz bir şekilde oluşturulması, UYAP’a giriş yapılmasından sonra 1 Ekim 2011 tarihine kadar fizikî olarak ilgili adlî kolluk birimine gönderilmesi, belirtilen bu tarihten sonra adlî kolluk tarafından UYAP Bilişim Sistemindeki sorgulamalar esas alınacağından bu belgelerin adlî kolluğa fizikî olarak gönderilmesi uygulamasından vazgeçilmesi, 2- 5320 sayılı Kanun’un 16’ncı maddesinde şüpheli ve sanıkla ilgili olarak verilen soruşturma ve kovuşturmayı sona erdiren kesinleşmiş kararların, soruşturmada görev alan kolluk birimlerine bildirilmesi zorunlu olduğundan, bu işlemin “Şüpheli-Sanık Karar Takip Formu” nun ilgili kolluğa gönderilmesi şeklinde yapılması,
3- 1/9/2008 öncesi gıyabî tutuklama kararları ve yakalama emirlerine ilişkin işlemler KİHBİ Bilgi Sistemi kullanılarak sürdürüleceğinden, bu döneme ilişkin olarak aranan bir şahsın, bizzat Cumhuriyet başsavcılığına veya mahkemeye başvurması ya da kolluk tarafından yakalanması durumunda evrakın; mahkemenin kapatılması veya işletimde bulunmaması sebebiyle UYAP’ta daha önce kayıt edilmemesi veya mahkemece bu kararın sistem üzerinden gönderilmesinin mümkün olmaması hâlinde sistem dışı kayıt yoluyla UYAP’a giriş yapılmasını müteakiben derhal söz konusu kaydın KİHBİ Bilgi Sisteminden silinmesi ya da kaldırılması için ilgili adlî kolluk birimine bildirim yapılarak kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlâline sebebiyet verilmemesi, bu tür kayıtlar bakımından KİHBİ Bilgi Sistemi ile UYAP Bilişim Sisteminin paralel kullanılması, 4- Yakalama emri ve gıyabî tutuklama kararlarına ilişkin evrak ve dosyalarla ilgili işlemler yapılırken, bu belgelerin geçerliklerinin devam edip etmediklerinin sürekli kontrol edilerek, düzenlenen, geri alınan, kaldırılan veya infaz edilen emir ya da kararların ilgililerin mağduriyetlerine sebep olmamak için derhal UYAP ekranlarına işlenmesi, meydana gelebilecek sistem kesintilerinin makul olmayan bir süre devam etmesi hâlinde bu genelge kapsamındaki işlemlerin fizikî ortamda yapılması, sistem çalışmaya başladığında zaman geçirilmeksizin yapılan işlemlerin UYAP’a aktarılması, 5- 1/9/2008 ilâ 1 Ekim 2011 tarihleri arasında fizikî ortamda düzenlenen tüm gıyabî tutuklama kararları ve yakalama emirlerinin adlî kolluk birimleri ile iletişim hâlinde gözden geçirilerek, bu tarihler arasında çıkarılan ancak sistemde olmayan verilerin girişinin yapılması, geri alınmış, kaldırılmış yahut infaz edilmiş olanların adlî kolluk birimlerine bildirilmesi ile arama kayıtlarının UYAP’ta güncelliğinin sağlanması, 1/9/2008 tarihi öncesine ait kayıtların da KİHBİ Bilgi Sistemi aracılığıyla adlî kolluk birimlerinden aranan şahıslara ilişkin listelerin istenerek düzenli aralıklarla takip edilmesi, anılan listede yer alan kişiler hakkında gıyabî tutuklama kararı veya yakalama emri bulunup bulunmadığının kontrol edilmesi; geri alınmış, kaldırılmış yahut infaz edilmiş olanların adlî kolluk birimlerine bildirilmesi, hâlen aranması gerekenlerin ise UYAP’a girişinin yapılarak bu arama kayıtlarının da güncelliğinin sağlanması, 6- UYAP Bilişim Sistemine işlenen gıyabî tutuklama kararları ile yakalama emirlerinin “suçun işlendiği yer”, “nüfusa kayıtlı olunan yer” ve “ikâmet edilen yer” kriterlerine göre takibinin sistem üzerinden arananlar raporu alınmak suretiyle denetiminin yapılması, 7- Diğer mahkemelerden yazılan talimatlar ikmal edildikten sonra serbest bırakılması gereken şüpheli veya sanıklara ilişkin UYAP’ta bulunan gıyabî tutuklama müzekkereleri ile yakalama emirlerinin, talimatın ulaşmasını müteakiben esas mahkemesince kaldırılacağı düşünülmeksizin işlemi yapan adlî makam tarafından derhal kaldırılarak mağduriyetlere sebebiyet verilmemesi, 8- Avrupa Birliği üyesi ülkelerden olan iade taleplerinde, sanığa isnat edilen suç ile sanığın somut eylemleri arasındaki nedensellik bağının kurulmasına ilişkin olarak, tutuklama müzekkeresi, iddianame ya da geri verme talepnamesinde somut eylemlerin delilleri ile belirtilmesinin istenmesi, ayrıca terör suçlarına ilişkin iade taleplerinin “suçun vasıf ve mahiyeti ve mevcut delil durumu” gibi ibarelerin yer aldığı tutuklama müzekkerelerinin Suçluların Geri Verilmesine Dair Avrupa Sözleşmesinin 12’nci maddesi kapsamında bir tutuklama müzekkeresi olmadığı gerekçesiyle reddedilmesi sebebiyle suçluların iadesine ilişkin işlemlerin daha hızlı ve sağlıklı olarak yapılabilmesi amacıyla Ek-4’te örneği bulunan gıyabî tutuklama müzekkeresindeki bölümlerin doldurulmasında ayrıca özen gösterilmesi, 9- Sistemin kullanılmasında EK-5’de sunulan teknik dokümanda yer alan kurallara riayet edilmesi, 10- Ceza infaz kurumlarına alınan hükümlü veya tutuklular hakkında; “bilgi toplama” kayıtlarının güncelleştirilmesi için mahallî kolluk birimleriyle işbirliği yapılması, uzun süreli hükümlülerle ilgili bilgilerin de uygun zaman aralığında kontrol edilmesi ve tahliye edilmelerinden kısa bir süre önce bu kayıtlardan düşüm işlemlerinin yapılıp yapılmadığının araştırılması ve bu suretle mağduriyetlere sebep olunmaması, 11- 1 Ekim 2011 tarihinden önce çıkarılan yakalamalara ilişkin KİHBİ ve UYAP sistemlerinin ortak olarak incelenmesi, farklılık olması durumunda KİHBİ kayıtlarının esas alınarak, tespit edilen farklılıkların KİHBİ tarafından gerekli inceleme yapıldıktan sonra Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığına bildirilmesi, bu tarihten sonra çıkarılan yakalamalar için ise sadece UYAP Bilişim Sisteminin esas alınacak olması sebebiyle; söz konusu işlemlerin yapılmasında azamî hassasiyet gösterilerek gecikmeye mahal verilmemesi, aksi durumun cezai, hukuki ve idari sorumluluk doğurabileceğinin hatırdan çıkartılmaması konularında gerekli dikkat ve özenin gösterilmesi hususunun Genel Kurulun 24/3/2011 tarihli ve 99 sayılı kararı ile tüm teşkilata duyurulmasına karar verilmiştir.
http://www.solodiver.eu/forum/posting.php?mode=reply&f=3&t=140605
YanıtlaSilhttp://www.aliveintheworld.net/phpbb/posting.php?mode=reply&f=11&t=134190